Sabır: İnsan tabiatına uygun gelmeyen hallere telaş ve bezginlik göstermeden tahammül etmektir. İnsanın yaşa*dığı müddetçe birtakım hoşa gitmeyen şeylere Allah için nması kulluğun gereği olup güzel ahlâktandır.
Kur'ân-ı Azîmüşşân'da meâlen "Ancak sabredenlere ecirleri hesapsız verilir." (Zümer 10) "Sabrediniz. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir." (Enfâl 46) buyurulmuştur.
Resûlullâh (s.a.v) Efendimiz de "Bir müslümana bir dert veya bir hastalık veya bir keder veya bir hüzün ve*ya bir zahmet veya bir gam arız olmaz ki hattâ vücû*duna bir diken batmaz ki muhakkak bunun karşılı*ğında onun bir kısım hatalarını Cenabı Hakk afveder." buyurdular.
Sabır ibâdetin aslıdır." İbn-i Abbas (r.a.) Hazretleri bu*yurmuşlardır ki: "Sabır üçtür.
1.Farzların ifâsı için olan sabır. Bunun üç yüz de*rece sevabı vardır.
2.Haram ve yasaklardan korunmak için sabır. Bu*nun altı yüz derece sevabı vardır.
3.Gelen belâ ve musibetlere ilk isabet ettiği andaki
dır ki bunun dokuz yüz derece sevabı vardır."
Abdülkâdir Geylânî (k.s.) buyurdular ki: "Kula isabeti; ya işlediği bir günâhı sebebiyledir ki kul sab-
redip halka şîkâyetlenmez ise günâhının affına vesîle
olur. Bazan da derecesinin yükselmesi içindir ki alâmeti
kulun o hâlde ibâdetlere devam etmesi ve amelin
beden ve kalbine hafif gelmesiyledir." buyurmuşlardır.
|